GELİŞEN TEKNOLOJİNİN GENÇ BİEYLERDE KULLANIMI VE ETKİLERİ

Giriş

Günümüzde çocuklar ve ergenler üzerinde sosyal medya, televizyon, bilgisayar ve akıllı cep telefonu gibi iletişim araçlarının olumlu ya da olumsuz etkileri giderek daha fazla araştırılmaktadır. İnternetin hayatımıza girmesiyle birlikte, bu iletişim araçları başlangıçta bizlere kolaylıklar sunarken, zamanla toplumsal boyutta tehdit oluşturan olumsuz alışkanlıklar haline gelmiştir. İletişimdeki bu hızlı gelişmeler, başlangıçta insan ihtiyaçlarına yönelik olarak tasarlanmışken, aşırı ve uygunsuz kullanımın yaygınlaşmasıyla birlikte, çeşitli sorunlara yol açmaktadır.

Bu çalışmada, literatürden derlenen bilgiler ışığında, internetle entegre edilerek yaygın hale gelen iletişim araçlarının insanlar üzerinde ne gibi etkiler yaratabileceği yapılan araştırmalarla ele alınacaktır.

Anahtar Kelimeler : Akıllı cep telefonu, internet , TV , bilgisayar , problemli kullanımın bağımlılığı

 ABSTRACT

In today's world, the positive and negative effects of communication tools such as social media, television, computers, and smartphones on children and adolescents are increasingly being studied. With the advent of the internet, these communication tools, which initially promised to make our lives easier, have gradually become a source of negative habits that pose societal threats. The rapid developments in communication, which were originally intended to meet human needs, have now drawn attention due to their excessive and inappropriate use.

This study, by gathering information from the literature, aims to demonstrate the potential effects of communication tools that have become widespread through internet integration on individuals, as revealed by various studies.

Keywords: Smart cell phone, internet, TV, computer, addiction of problem use


    Birçok çalışma, akıllı telefon kullanım yaşının giderek küçüldüğünü göstermektedir. Çocuklar daha 1 yaşındayken ellerine akıllı telefonlar ve tabletler alarak büyümektedirler, bu da zihinsel ve fiziksel gelişimlerini etkileyen bir süreci başlatmaktadır. ALIYEVA’nın (2017) çalışmasında, 1-4 yaş grubundaki çocuklarda TV kullanımı gözlenirken, 13-18 yaş grubunda TV kullanımının arttığı tespit edilmiştir. Haftada 14 saat ve üzeri medya kullanımı olan çocuklarda aşırı hırçınlık ve öfke nöbetlerinin arttığı, 14 saatten az izleyenlerde ise davranış bozukluklarının görüldüğü belirlenmiştir. Ayrıca, erken yaşta ve yaşa uygun olmayan uzun süreli medya kullanımının dikkat eksikliği, agresif davranışlar, anksiyete, yeme bozuklukları ve sigara içme ile ilişkili olduğunu gösteren çalışmalar da mevcuttur.

DİLEK’in (2018) çalışmasında ise, dünya genelinde (Kore, Macaristan, Filipinler, Çin vb.) 6-18 yaş aralığındaki çocuklar incelenmiş ve akıllı telefon kullananlarda depresyon, anksiyete ve kaygı bozukluğunun daha yüksek olduğu, akıllı olmayan telefon kullanımında ise bu oranın daha düşük olduğu tespit edilmiştir. İnternete girme sıklığı arttıkça anksiyete ve depresyonun da arttığı gözlemlenmiştir.

Özellikle okul çağındaki gençlerde teknoloji bağımlılığı gibi problemler, aşırı kullanım nedeniyle ilişki bozukluklarına, sosyal etkileşimde azalmaya, uyku düzeninin bozulmasına, enerji eksikliğine, zihinsel ve davranışsal sorunlara yol açarak yaşam kalitesini düşürmektedir (Y.T. DİLEK). Türkiye, mobil telefon aracılığıyla internete bağlanma konusunda dünyada birinci sırada yer almaktadır (ŞENTÜRK, 2017). TÜİK (2020) verilerine göre, internet kullanım oranı 2020 yılında 16-74 yaş grubundaki bireylerde %79,0 olmuştur. Bu oran bir önceki yıl %75,3’tü. İnternet kullanım oranı cinsiyete göre incelendiğinde, erkeklerde %84,7, kadınlarda %73,3 olduğu görülmektedir. Evden internete erişim imkanı ise %90,7’ye ulaşmıştır. Bir önceki yıl bu oran %88,3 idi.

Başka bir araştırmada (Pakize), telefon bağımlılarının depresyon riskinin yüksek olduğu, yetersiz uyku ve uykusuzluk çektiği, sosyal becerilerinin eksik olduğu, cep telefonu bağımlılarının beyinlerinin uyuşturucu bağımlılarıyla benzerlik gösterdiği, beyinlerinde küçülme olduğu, melatonin salgısının azaldığı, okulda düşük performans sergiledikleri ve obsesif-kompulsif bozukluğa sahip olma olasılıklarının yüksek olduğu ortaya konulmuştur. Obsesif-kompulsif bozukluk, takıntılı düşüncelerin günlük yaşamı etkileyecek ve günlük aktiviteleri kısıtlayacak düzeye gelmesi anlamına gelmektedir.

Cep telefonu bağımlıları, tıpkı diğer bağımlılar gibi, “ihtiyaç” ve “istek” arasındaki farkı ayırt etmekte zorlanırlar. Telefon kullanımının bir ihtiyaç mı yoksa bir istek mi olduğu sorulduğunda, kullanımın ihtiyaç olduğuna dair senaryolar kurarak isteklerini haklı göstermeye çalışmaktadırlar. Bu araştırmalar, cep telefonunun problemli kullanımını (bilinçsiz ve sınırsız cep telefonu kullanımı) ortaya koymuştur. Çevresel faktörlerin bu konu üzerindeki etkisini gösteren bir araştırmada ise, ÖZER, cep telefonunun problemli kullanımının günlük 4-5 saat olduğu öğrencilerde bu kullanımın büyük ölçüde sosyal medya ile ilgili olduğunu belirtmiştir.

Ayrıca yaş, cinsiyet, aile, okul ve yaşanılan yerin (aile yanında olan ve yurtta yaşayan öğrenciler) telefon kullanımı üzerinde belirgin bir etkisinin olmadığı görülmüştür. Bu araştırma, bağımlılığın dış etkenlerden ziyade kişinin medya kullanımına bağlı olarak gelişen bir süreç olduğunu göstermektedir.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), son derece önemli akademik, sosyal ve psikiyatrik sorunlara yol açabilen ve olumsuz etkileri yaşam boyu sürebilen bir hastalıktır. Her 100 çocuktan 5’inde görülen ve %60-70 oranında yetişkinlikte de devam eden DEHB, araştırmalarda ekran maruziyetiyle ilişkilendirilmiştir.

BUDAGOVA (2019) araştırmasında bu konuya şu şekilde değinmiştir: "DEHB’li çocuklar, sağlıklı çocuklara kıyasla daha uzun süre ekrana ve şiddet içerikli yayınlara maruz kalıyorlar. Uzun süreli ekran maruziyeti, dikkatsizlik ve hiperaktivite/dürtüsellik belirtilerini arttırmaktadır. Uzun süreli şiddet içerikli yayın maruziyeti, çocuklarda antisosyal davranış riskini artırmakta olup prososyal davranışları azaltmaktadır." Bu konuda Albert Bandura’nın “Bobo Doll Deneyi” de yıllar önce Sosyal Öğrenme Teorisi’ni destekleyerek kanıtlamıştır. Kısaca deneyden bahsedecek olursak, laboratuvarda yürütülen bu deneyde 72 çocuk üç ayrı gruba eşit sayıda ve cinsiyet eşitliği gözetilerek bölünmüştür. Bir gruba saldırgan rol model gösterilirken, diğer gruba saldırgan olmayan rol model gösterilmiştir. Son grup ise kontrol grubu olarak tutulmuştur. Deney sonucunda saldırgan rol modelleri izleyen çocuklar, diğer gruplardaki çocuklara göre daha fazla saldırgan davranışlar sergilemiştir. Görme yoluyla öğrenmenin çocuklar üzerindeki bu güçlü etkisi, günümüzde akıllı telefon, laptop, TV ve bilgisayar gibi araçlarla kendini göstermektedir. Ayrıca çalışma, DEHB’li çocuklarda uyku sorunlarının anlamlı olarak yüksek olduğunu saptamıştır. DEHB’li çocuklarda uyku sorunları dikkatle sorgulanmalıdır.

Uyku düzensizlikleri sadece DEHB’de görülmeyip, akıllı cep telefonu, bilgisayar ve TV kullanımıyla ekrana maruz kalınması sonucunda da ortaya çıkmaktadır. Bu durum, gece yatmadan önce telefonla sosyal medyada gezinmek, oyun oynamak gibi etkinlikler sırasında zamanın fark edilmeyişiyle de oluşabilmektedir. Uyku düzensizlikleri, sadece DEHB’de değil, aynı zamanda akıllı cep telefonu, bilgisayar ve TV kullanımına bağlı olarak ekrana aşırı maruz kalma sonucunda da ortaya çıkmaktadır. Gece yatmadan önce sosyal medyada gezinmek veya oyun oynamak gibi etkinlikler sırasında zamanın fark edilmeyişi, uyku düzenini bozabilmektedir. Bu durum, çocuklar ve gençlerde dikkat dağınıklığı, yorgunluk ve genel yaşam kalitesinde düşüşe neden olabilir.

Bu nedenle, teknoloji kullanımının özellikle gençler üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için önleyici stratejiler geliştirilmesi gerekmektedir. Ebeveynlerin ve eğitimcilerin çocuklara medya kullanımında sınır koymaları, sağlıklı alışkanlıklar kazandırmaları ve alternatif aktiviteler sunmaları önemlidir. Aynı zamanda, okullarda teknoloji bağımlılığı konusunda farkındalığı artırmak ve öğrencileri bilinçlendirmek amacıyla çeşitli eğitim programları düzenlenmelidir. Bu eğitimler, medya kullanımının potansiyel risklerini ve sağlıklı sınırlar koymanın önemini vurgulamalıdır.


Sonuç ve Öneriler

Araştırmalar, akıllı telefon ve diğer kitle iletişim araçlarının kullanımının özellikle genç bireyler arasında yaygın olduğunu ve bu durumun hem psikolojik hem de fizyolojik olarak olumsuz alışkanlıklara yol açtığını göstermektedir. Tüm dünyada hızla ilerleyen teknolojinin bilinçsiz ve sık kullanımı, gençlerimizi çeşitli şekillerde olumsuz etkilemektedir.

Özellikle genç bireyler arasında cep telefonunun problemli kullanımı, giderek artan bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Bu bağımlılık, bireylerde fiziksel ve ruhsal sorunlara neden olmasının yanı sıra, toplumda siber zorbalık, sosyal ilişkilerin bozulması gibi olumsuz etkiler yaratmaktadır. Cep telefonunun problemli kullanımı, sosyal anksiyete ve yeme bozuklukları gibi durumların oluşumuna da katkıda bulunabilmektedir.

Bu sorunların önüne geçmek için okullarda ve üniversitelerde çeşitli önlemler alınabilir. Örneğin, öğrencilerin okul içindeki boş vakitlerinde telefon kullanımını sınırlayarak, onları farklı faaliyetlere yönlendirmek mümkündür. Üniversite öğrencileri için teşvik edici programlar geliştirilerek, teknolojiden uzak kalabilecekleri aktiviteler sunulmalıdır. Ayrıca, teknoloji bağımlılığı olan genç öğrencilerde beslenme bozukluklarına yol açan obezite ve yeme davranış bozukluklarını azaltmak için üniversite kampüslerinde daha sağlıklı yemek alternatifleri sunulmalıdır. (GÖKÇE, A.) (2019)

Erken yaştaki çocuklar için ise ailelerin bilinçlendirilmesi önemlidir. Aileler, çocuklarını zihinsel ve fiziksel gelişimleri için teknolojik araçlardan uzak tutmalı ve gerektiğinde psikoeğitimlerle desteklenmelidir. Ailelerin çocuklarını ekran başında bırakmamaları ve teknolojik araçları oyuncak olarak kullanmamaları gerektiği vurgulanmalıdır. Araştırmamız, gençlerdeki bağımlılığın ailedeki akıllı telefon kullanımı, ekran süresi fazlalığı ve diğer teknolojik araçlarla ilişkili olduğunu açıkça göstermektedir.


KAYNAKÇA

ALIYEVA, N. (2017) 1-18 YAŞ ÇOCUKLARIN MEDYA KULLANMA ALIŞKANLIKLARINI ETKĠLEYEN FAKTÖRLER Yayımlanmamış Uzmanlık Tezi, Ege Üniversitesi, İzmir (44-50)

BUDAGOVA, G. (2019) DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU OLAN ERGENLERDE KRONOTİP, UYKU VE EKRAN MARUZİYETİ İLİŞKİSİNİN ARAŞTIRILMASI Yayımlanmamış Uzmanlık Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul (85-87)

GÖKÇE, A. (2019) ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNDE CEP TELEFONU PROBLEMLİ KULLANIMININ YEME BOZUKLUKLARI VE SOSYAL ANKSİYETE İLE İLİŞKİSİ Yayımlanmamış Uzmanlık Tezi, İnönü Üniversitesi, Malatya (79-82)

ŞENTÜRK, D. LİSE ÖĞRENCİLERİNDE CEP TELEFONU BAĞIMLILIĞININ YAŞAM KALİTESİNE ETKİSİ Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Medipol Üniversitesi, İstanbul (4-22)

TÜİK. Hanehalkı Bilişim Teknolojileri (BT) Kullanım Araştırması, 

https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Hanehalki-Bilisim-Teknolojileri-(BT)-Kullanim-Arastirmasi-2020-336792020 , 2020 Erişim tarihi: 21.01.2021


YAMAN TAŞ, D. (2018) 6-18 YAŞ ARASI ÇOCUK VE ADOLESANLARDA AKILLI TELEFON VE İNTERNET KULLANIMI İLE ANKSİYETE DEPRESYON ARASINDAKİ İLİŞKİ Yayımlanmamış Uzmanlık Tezi, Namık Kemal Üniversitesi, Tekirdağ (52-55)

Yorumlar

Popüler Yayınlar